Tıbbın Tedavi Edemediği Bazı Sorunlara Havas Yolu İle Çözüm Buluna Bilinir Mi? Bulunamaz Mı?
Bir çok insanın düşünebildiği ama yazıya hatta kelimelere dökemediği bir gerçek vardır. Din ilmi, Tıp ilmine benzer; Tıp ilmi insanın bedenini korumaya çalışır, Din ilmi ise ruhu…
Beden ve Ruh içiçedir. Ölüm olmadığı takdirde, Allah dilemediği zaman ikisi birbirinden ayrılmaz.
Önceki yazılarımızda ve bir çok konumuzda özellikle vurgulayarak anlatmaya çalıştık. Önce Tıp, ardından havas yolu ile şifa olabileceğinin bir çok defalar altını çizdik.
Neden önce Tıp? Çünkü; günümüzde şöyle bir durum var, kişinin aile, iş, sosyal yaşamı hatta özel yaşamı çıkmaza girdiği zaman sorduğu soru şu: “Acaba bende büyü mü var, birileri bana büyü mü yaptı?” ve etrafında son zamanlarda karşı karşıya geldiği insanlar varsa hemen büyüden şüpheleniliyor. Esasında doğruluk payı olabilir. Ancak, kişiye huzursuzluk veren problemler uzun zamandır varsa ve bir yerde artık katlanılmayacak dereceye varmışsa, bunlar depresyonun ve hatta fiziki olarak bir rahatsızlığın belirtileri olabilir. Diyelim ki; başağrısından rahatsız olan bir insanın öncelikle Nöroloji’ye gitmesi gerekir, yada mide ağrısı, yanması gibi belirtileri olan bir kişinin yapması gereken Dahiliye yada Gastroenteroloji’ye gitmek olacaktır.
Tıbbın Tedavi Edemediği Bazı Sorunlara Havas Yolu İle Çözüm Buluna Bilinir Mi? Hakkında Bilgiler
Ama diyelim ki; kişide oluşan Sara benzeri rahatsızlık, uyurgezerlik, sebebsiz asabilik var, tıp ilminin çaresiz kaldığı bu tür rahatsızlıklarda Havas İlmi çareler üretir. Eğer kişide tıp ilminde adı konulamamış özellikle ruhi bir bunalım varsa havas ilmi işte burada devreye girer ve oluşan tüm süreçleri tek tek ele alır.
Tıp ve tedavi, ancak ecel gelmediği zaman ve Allah kuluna şifa takdir ettiği zaman fayda verir. Aynı şekilde kendisine büyü yapılan bu kimseye, Allah, belki şifa takdir etmiş olabilir, belki de onu imtihan etmek ve sınamak için şifa takdir etmemiş olabilir. Belki Allah’dan başka hiç kimsenin bilmediği başka sebeplerden dolayı olabilir. Belki de yanında tedavi olduğu kimsede kendisi için uygun ilaç olmayabilir. Peygamberimiz’den (S.A.V.) nakledilen hadiste şöyle der:
“Allah, hiçbir hastalık indirmemiştir (yaratmamıştır) ki o hastalığın (helâl olan) şifasını (ilacını) da indirmiş (yaratmış) olmasın. Bunu bilen bilir, bilmeyen de bilmez.” (Buhârî).
Büyünün tedavi yollarından birisi de, Kur’an okumakla tedavi edilmesidir. Bu tedavinin adı Rukye’dir. Rukye okuyup üflemedir. Sihir karışmayan, yani şer ve şeytanlık için olmayıp da ondan korunmak ve bir hastalık veya âfete Allah’tan şifa niyazı için kendine veya diğerine hulûs-i kalp ve salih niyet ile bir duâ veya âyet okuyup üflemek kabilinden olan nefesler caizdir. Tıbbın çare bulamadığı bir çok hastalığa Rukye ve Havas yolu ile çare bulunduğuna dair bir çok kesin görüş vardır. Rukye ile ilgili daha fazla bilgi almak isterseniz lütfen TIKLAYINIZ…
Yine Peygamberimiz (S.A.V.) bir hadislerinden rivayetle Rukye ile ilgili buyuruyorlar:
” Rukyenizi bana arzedin (ona bakayım). İçerisinde şirk olmadıkça rukye yapmakta bir sakınca yoktur.” (Müslim).
Peygamberimiz (S.A.V.) hem Rukye yapmış, hem de kendisine rukye yaptırmıştır. Bu sebeple rukyede birçok hayırlar ve büyük faydalar vardır.
Her zaman söylediğimiz gibi, herhangi bir rahatsızlığa düştüğümüz zaman önceliği Tıp ilminde aramak gerekir, ardından havas ilmi bir çok soruya cevap verebilecektir. Hepsinden önce ise Allah’tan şifa talep edilmeli ve hangi ilim olursa olsun, ister Tıp, ister Havas; şifanın Allah’tan geldiğine inanılmalıdır…
Bu konuda sormak istediğiniz soruları yada problemlerinizi gönül rahatlığı ile bizimle paylaşabilirsiniz.